Biyolojik olarak sınıflandırması yapıldığında,
Tür …….Arthropoda
Sınıf……Insecta
Takım….Siphonaptera olarak gruplandırılabilen pirelerin dört alt ailesi vardır. Bu aileler şöyle sıralanabilir.
Ceratophyllidae
Leptopsyllidae
Pulicidae
Pygiopsyllidae
Dünyada bu ailelere bağlı 1900’ün üstünde pire türünün olduğu bilinmektedir. Veteriner hekimlik yönünden önem taşıyan türleri Pulicidae ailesinden, kedilerde yaşayan Ctenocephalides felis ve köpeklerde yaşayan Ctenocephalides canis’tir. Ayrıca tavşanlarda yaşayan Spilopsyllus cuniculi ve rat piresi olarak Xenopsylla cheopis de karşılaşabileceğimiz türlerdendir. (insan piresi olarak bilinen Pulex irritans da bu ailedendir)
%99.9 oranında petlerimizde görülen bu küçük, ince ve inanılmaz hızlı hayvanlar 1,5 – 8 mm büyüklüğünde kanatsız, soluk sarı, kırmızımsı kahverengi ve parlak kahverenginde olabilir.
Vücutları yanlardan basık şekilde olan pirelerde boyun yoktur. Baş, gögüs ve karın bölgesinden oluşan gövdenin arka bölümde son karın bölmeleri değişime uğramıştır ve bu bölümde genital organ bulunur. Ağız başın ön bölümündedir ve dudak palpleri ve içinde delici organların bulduğu bir hortumdan oluşur.
Baş bölgesinde, pirelerin birbirinden ayırımını yani tanınmasını sağlayan ve tarak olarak isimlendirilen sert dikenimsi oluşumlar vardır. Kedi ve köpeklerde yaşayan pireler taraklı pireler olmasına karşın rat pireleri ve insan pireleri taraksız pireler grubundadır.
Göğüs bölgesi üç parçadan oluşur ve her bir parçaya bağlı olarak ayaklar yer alır. Çift olarak yerleşmiş bu ayaklardan en arkadaki diğerlerine oranla daha uzundur ve pirenin sıçramasını sağlar.
Kedi pirelerinin (Ctenocephalides felis) baş bölümleri daha uzun ve dardır. Köpek piresinin (Ctenocephalides canis) ise baş kısımı daha yuvarlaktır ve yan tarakların ön dişleri ikinciden daha kısadır. Bu farklılık kedi piresi ile ayırımlarının yapılmasında kolaylık sağlar. Her iki pire türüde insanlardan ve diğer memelilerden kan emebilir. Ancak bu asıl konakçıya ulaşamadıkları ve zorunlu kaldıkları durumlarda olabilir. Aksi durumlarda konakçısını terketmeyi hiç bir zaman tercih etmezler.
Yetişkin bir pirenin yaşam süresi beslenme, yaşam ortamı, sıcaklık ve nem gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Ayrıca pirenin türüne bağlı olarakta farklılık göstermekle birlikte ortalama ömrü 1 – 2 yıldır. (Sıcaklığın düşük olması yaşam süresini uzatmaktadır)
Pireler tam başkalaşımlı parazitlerdir. Yumurta, larva ve pupa evrelerini geçirdikten sonra erişkin hale gelirler. Erişkin pireler, kıllara ve deriye yapışmadan sürekli kan emerek yaşar. Yumurtalarını da kıllar arasına bırakırlar.
Larvalar, beyaz renkte gözsüz, bacaksız 4 – 5 mm uzunluğunda ve tırtıla benzer yapıdadır. Bu larvalar 3 evrede pupaya dönüşür. Bu evrelerin süresi çevre şartlarına bağlı olarak değişim gösterebilir. Yaklaşık 7 – 30 gün olan bu süre, şartlar uygun olmadığında aylarca sürebilir. Larvanın başkalaşımı ve üçüncü aşama sonucunda pupa şekillenir.
Pupa, larvanın kendi etrafına bir koza örmesiyle oluşur. Üzeri toz toprak kaplıdır. Yaklaşık 2 – 3 hafta süren (şartlar uygun değilse daha uzun) bu evrenin sonunda pupa yırtılır ve erişkin pire pupadan çıkar veya pupa birkaç ay hareketsiz kalır ve doğru zamanı bulduğunda erişkin hale geçer.
Pupa geliştikten sonra hemen kozasından çıkmaz. Bunun yerine kendisine ev sahipliği yapacak olan peti beklemeyi tercih eder. Olgun pupa, yaklaşan ev sahibinin titreşimini ve sesini algılayabilir ve doğru zamanın geldiğini hissettiğinde kozasından çıkarak evsahibine yönelir.
Yetişkin pire kendine yer bulduktan sonra hemen kan emmeye başlar. Böylece pirede metabolik değişiklikler de başlar. Barındığı petten ayrılırsa yani beslenemezse bir kaç hafta içinde ölür. Dişi pire ilk kan emişinden sonra 24 – 48 saat içinde yumurta üretmeye başlar ve ölene kadar yumurtlamaya devam eder.
Pireler sulu ortamlarda üreyemezler ancak üremelerine etki eden en önemli faktörlerden birisi de nemdir. Bu nedenle yağmurlu yaz aylarında ve sonbahar aylarında üremeleri daha kolaydır.
Sıcak kanlı hayvanları tercih eden pireler yüksek atlama yetenekleriyle konakçı değiştirebilirler. Ancak maymun ve geyik gibi yuvası olmayan ve sürekli hareketli olan memelileri tercih etmezler. Çünkü yaşam siklusunun büyük bölümünü oluşturan larva ve pupa evrelerini mutlak suretle bir barınakta veya uygun bir mekanda geçirirler. Ayrıca öküz, koyun, keçi, domuz, deve, antilop ve zürafa gibi çift tırnaklılarda pirenin tercih etmediği memelilerdir.
Tüm yaşamını bulunduğu konakçıdan kan emerek sürdüren pirelerin neden olduğu en önemli hastalıklardan biri pire allerjisidir. FAD (Flea Allergic Diseases) olarak bilinen bu hastalığın şekillenmesinde pire yoğunluğu önem taşımakla birlikte allerjinin oluşumunda en önemli faktör pirenin kan emme işlemi sırasında akıttığı salyadır. Bu salyanın yaptığı allerjik reaksiyonun derecesi tüm hayvanlarda aynı değildir. Yani konakçının hassasiyetine bağlı olarak değişik oranlarda allerjik reaksiyona neden olurlar.
Pet sahipleri genellikle pireleri kanıksamıştır ve bu küçük parazitin neden olabileceği hastalıkların petlere verebileceği zararları tahmin edemeyebilir. Oysa petlerin sağlığı yanında insan sağlığını da tehtid eden bir çok zoonoz hastalığın (Lyme gibi) oluşması ve taşınması pireler aracılığıyla olmaktadır. Köpeklerde yaygın olarak görülen Dipylidium caninum parazitinin ara konakçısı pirelerdir ve yayılmasında etkin bir rol oynarlar. Bu parazitin yumurtaları, pire larvaları tarafından alındıktan sonra pirenin pupa ve erişkin halinde gelişir. Enfekte pirenin köpekler tarafından oral yolla alınması ile parazit köpeğe taşınmış olur ve köpeklerin ince bağırsağında aktifleşir. Bu bir siklus olarak devam eder. Pireler ile gerekli mücadele yapılmadığı taktirde bu parazit artan bir hızda yayılmaya devam eder.
Yoğun pire invazyonlarının olduğu durumlarda yaşanabilen bir diğer önemli sorunda anemidir. Pire anemisi olarak tanımlanan hastalığın birincil nedeni yoğun pire saldırısıdır. Tüm yaşamlarını kan emerek geçiren pirelerin fazla sayıda olması özellikle yetersiz beslenen, başka bir hastalığa bağlı olarak güçsüz kalan veya nekahat dönemindeki petlerde ve yaşlı kedi ve köpeklerde ciddi boyutlarda sorunlara hatta anemiye bağlı ölümlere bile neden olabilir.
Zoonoz bir hastalık olan Cat Stratch Fever (kedi tırmığı) yine pireler aracılığı ile taşınan bir hastalıktır. Bu hastalığın oluşumunda kediler taşıyıcı rol oynar. Ancak kediler arasında hastalık etkenlerinin taşınmasına ve yayılmasına pireler aracılık eder. Kedilerde sorun yaratmamasına karşın insanlarda enfeksiyonun şekillenmesine neden olan bu hastalıktan korunabilmek ancak pire mücadelesi ile gerçekleşebilir.
Pireler ile mücadelede pek çok değişik yöntem kullanılmaktadır. Bunlar içinde en yaygın olarak kullanılanları pire tasmalarıdır. Ancak sadece erişkin pirelere etki eden bu yöntem yerini, pirelerin yumurta, larva veya pupa evrelerinde de etkin olan preparatlara bırakmaktadır. Bu ilaçlar özellikle pirelerin üreme yeteneklerini yok eden bir etkiye sahip olduklarından daha iyi sonuçlar alınabilmektedir. Bir pirenin yaşam siklusunun çoğunun yumurta, larva ve pupa evrelerinden oluştuğu düşünüldüğünde bu konu daha da önem kazanmaktadır.
Günümüzde pire ile mücadelede oldukça yaygın olarak kullanılan spot-on damlalar böyle bir etkiye sahip olduklarından tercih edilmektedir. Ayrıca petlere direk olarak uygulanabilen ve mekan için kullanılan spreyler, pire tozları, şampuanlar da pireler ile mücadelede hala kullanılan etkin yöntemlerdir.
Sonuç olarak; Pirelerle yapılacak düzenli ve sürekli bir mücadele petinizin ve hatta sizin daha rahat ve güvenli yaşamanızı sağlayacaktır.