Kediler yaradılış itibarıyla “mecburi” etoburdurlar ve beslenme ihtiyaçları hem etçil, hem otçul olan insanlarınkinden çok farklıdır. Bu, şu anlama geliyor: Kediniz doğası gereği bir etoburdur ve beslenme ihtiyacını büyük ölçüde hayvansal gıdalarla karşılamak zorundadır. Doğal ortamlarında kediler protein oranı yüksek, yağ ve karbonhidrat oranı ise çok daha düşük olan avlarla beslenirler. Bu nedenle de metabolizmaları proteinlerden yüksek oranda faydalanırken karbonhidratları çok daha düşük verimle işleyecek şekilde evrimleşmiştir.
Halen piyasada bulunan hazır mamalar, hayvansal ürünlerle bitkisel ürünlerin bileşiminden oluşur. En düşük kaliteden en yüksek kaliteye kadar herhangi bir hazır mamanın içerik bilgilerinde mısır, pirinç, buğday gibi tahıl türevleri daima birinci ya da ikinci sırada, en iyi olasılıkla ilk üç sırada yer alır. Bu mamalarla beslenen bir kedi, doğası gereği mecburi etobur olmasına rağmen, hayvansal proteinlerden karşılaması gereken besin ihtiyacının önemli bir kısmını tahıl türevlerinden karşılamak zorunda kalır.
Kedinin metabolizması, enerji kaynağı olarak hayvansal protein ve yağları kullanacak şekilde evrimleşmiştir. Mecburi etobur olan kedilerle, hem etçil hem otçul olacak şekilde evrimleşen diğer canlılar arasındaki farka bir örnek vermek gerekirse: Bir kedi yavrusunun protein ihtiyacı, bir köpek yavrusunun protein ihtiyacının 1,5 katıdır. Gelişim sürecinde bu fark gitgide artar ve yetişkin bir kedinin protein ihtiyacı, yetişkin bir köpeğin protein ihtiyacının 2 hatta 3 katına ulaşır. Kedilerin mecburi etobur olmalarından kaynaklanan bu durum, beslenmelerinde çok daha yüksek oranda proteine ve yaşamsal amino asitlere ihtiyaç duymalarına neden olur. Dahası, kediler bazı belli başlı amino asitleri kendileri üretemezler ve depolayamazlar (taurin, arginin, methionine ve sistein gibi). Bir başka deyişle, bu amino asitleri beslenme yoluyla dışarıdan almak zorundadırlar. Kedilerin bu şekilde evrimleşmiş olmalarının nedeni, doğal avlarında bu amino asitlerin zaten bol miktarda bulunmasıdır.
Yaygın kanının aksine, kedilerin ihtiyaç duyduğu protein yalnızca hazır mamalarda bulunmaz. Bizler doğada protein ihtiyacının tamamına yakınını hayvansal gıdalardan karşılayan kedimizi, içeriğinin önemli bir bölümü tahıl ve türevlerinden oluşan hazır mamalarla beslerken bir yandan da etikette gördüğümüz protein yüzdelerine bakarak kendimizi rahatlatırız. Oysa ki etiketlerde yer almayan bir gerçek, bu yüzdeleri oluşturan proteinin önemli bir bölümünün bitkisel kaynaklı olduğu gerçeğidir. Unutmayın, önemli olan proteinin miktarı ya da yüzdesi değil kalitesi; yani kediniz için biyolojik yararlığıdır. Bir başka yaygın kanı da, kedilerin yaşamsal fonksiyonlarını yerine getirmek için ihtiyaç duydukları vitamin, mineral ve amino asitlerin yalnızca hazır mamalarda bulunduğu yanılgısıdır. Gerçekte ise hazır mamalarda mecburi etobur olan kedilerin beslenmesini oluşturması gereken hayvansal gıdaların yerine büyük ölçüde tahıl türevleri, et yerine de ağırlıklı olarak yan ürünler kullanılır. Dahası, bunlar hazır mamaya dönüştürülürken ağır bir işleme sürecinden geçirilir ve zaten eksik olan besin değerlerinin önemli bir bölümü de bu süreçte yitirilir. Mama firmaları yitirilen ya da hiç varolmayan bu besin değerlerini takviye etmek adına mamaya eklemeler yaparlar. Kısacası, doğal ve eksiksiz bir beslenmenin yerine koyulan içeriklerin açıklarını kapatma yoluna giderler.
Beslenmenin sağlığın başlıca yapı taşı olduğu bilgisini de aklımızda tutarak baktığımızda, doğasının gerektirdiği beslenme biçimden uzaklaşan bir canlının pek çok sağlık problemine açık hale geleceğini tahmin etmek hiç de güç değildir.