- Yunuslar bir gözü açık uyurlar.
- Develerin 3 tane kaşı vardır.
- Bir sineğin hızı saaatte 8 km.dir
- Zürafanın dili 35 cm. kadardır.
- Istakozların kanı mavi renktedir.
- Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
- Fil zıplayamayan tek memelidir.
- Kangurular geri-geri yürüyemezler.
- Atlar 1 ay kadar ayakta kalabilirler.
- Timsahlar dilini dışarı çıkaramazlar.
- Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur.
- 2600 kadar kurbağa cinsi var.
- Yetişkin bir ayı at kadar hızlı koşabilir.
- Sadece domuzlar güneşten yanabilir.
- Kuşlara şimşek çarpmaz. Çünkü elektrik onların tüyünden geçemez.
- Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
- Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
- Bir köstebek sadece bir gecede 90 m. tünel kazabilir.
- Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kuştur.
- Boğalar renk körüdür. Bundan dolayı matadorun elindeki beze saldırırlar; Rengi ne olursa olsun.
- Kediler ve köpekler çim yerler (kusmak için)
- Kurtlar kusmak için ısırgan otu yerler.
- Arslan yaralandığında ağzına su ve toprak alır, çiğner sonra tükürür. Bir miktar yoğurduktan sonra yaraya sürer. Zira çamur zehri emer.
- Avustralya’da yaşayan gökkuşağı papağanları, yaralarına ulaşamadığı zaman eşlerinin yardımı ile tükrüğünü yaralarına sürerek iyileşmesini sağlarlar.
- Yaralı geğik ve karaca yosuna oturur. (Antibiyotik olduğu için)
- Kurtlar yılan sokmalarında “yılan otu”denilen otu yerler.
- Kedi 100 m yükseklikten sırtüstü atıldığında hemen kuyruğunun yardımıyla ayaklarının üzerine düşecek şekilde döner. 4 ayağını paraşüt gibi açar ve zararsız düşer.100 metreden düşüş ile 32.kattan düşüş arasında fark yoktur. Fakat 7.kattan atılan kedi frenleme sistemine geçemeden düştüğü için zarara uğrar.
- Yaban arısı bir çekirge yakalar, toprakta açtığı bir deliğe götürür ve orada çekirgeyi ölmeyecek şekilde sokarak bayıltır. Bundan sonra yumurtalarını konserve haline getirdiği çekirgenin yanına bırakır. Bundan maksat yumurtadan çıkan yavruların, doğduklarında ihtiyacı olan canlı yemin yavru arılara sağlanmasıdır.
- Delikten uçup giden ve kısa bir süre sonra ölen yaban arısı yavrularını hiç görmez.
- Penguenin kuluçkası ilginçtir. Yumurtasını suya bırakmaz. Donacağı için buza koyamaz. Onun için buzullarda taş toplayıp üzerine yumurtlar.
- Zürafalar haftada ortalama 230 kg bitki yiyor. Günde 1/ 2 saat uyuyor (5 dakikalık kestirmelerle) Onlar kestirirken sarıgagalı sığırkakan ikaz eder.
- Zürafa 3–4 günde bir su içer. Başını ani kaldırdığında başı dönmez.
- Zürafa saatte 55 km hız yaparlar. Kenya’nın 8 bölgesinde yaşarlar.
- Akrep çelik zırhla kaplı korunmuş gerçek bir tanktan farksızdır.İki gün su altında hiç hava almadan kalabilir.3 yıl boyunca hiçbir şey yemeden hayatta kalabilir.Derin dondurucuda 24 saat kaldıktan sonra bile canlılığını sürdürür.Radyasyona dirençlidir. Zehir oranı arttıkça radyasyona direnci de artar.
- Akrebin zehirinden antinükleer aşı üretilmektedir. Kanı beyazdır. Bu serum atom bombardımanının yol açtığı yaraların kapanıp, hücrelerin yeniden üremelerine imkân sağlıyor.
- Som balıkları bulundukları ırmaktan 800 km açıldıkları halde koku alma vasıtasıyla yine eski yerlerine gelip yumurtlayabilmektedirler.
- Yaban kazları ve ördekler göç ediyorsa, keçiler kuyruklarını bacak arasına kıstırıyorsa, havada bulut yoksa da yağmur beklenir. Kazların sesi yakından gelirse hava iyi olacak demektir. Örümcek şevkle ağ örüyorsa hava güzel olacak demektir.
- Arı iğnesini sokar zehirini aktarır. Ayrıca iğnenin bir daha çıkmamasını sağlayan çengeller var. Kendi ölür ama 24 saat iğne zehir pompalamaya devam eder. İğneyi hemen çıkartmak gerekir.
- Çukurlu çıngıraklı yılanlarda kızıl ötesi dedektör var. Kanser teşhisinden, füzelere, oradan enerji santrallerinin kurulacağa yere, oradan haydutların yakalanmasına kadar bir çok alana bu durum örnek olmuştur.
- Karınca alt çene avını yakalar, gedik açar, testere gibi kullanır. Alt çenenin yapısından yararlanarak pens yapılmıştır.
- Karıncanın bacağında tarak vardır. Sık kıllardan meydana gelen tarakla antenlerini temizler. Kursaklarında besin taşır. Aç bir arkadaşı ile karşılaştığında kursağını arkadaşına dayar ve besler. Bu olaya trofalazi denir. Dadı karıncalar kraliçe tarafından kendilerine teslim edilen larvaları havalandırır, bakar Gençler çalışır, yaşlılar hoşgörü ile karşılanır. Karıncalarda soğuk havada kullanmak üzere % 10 gliserol vardır.
- Brezilyanın geniş çayırlarında yaşayan şemsiye karıncalar yuvalarını kurmak için 250 m3 toprak yığarlar Her karınca ömrü boyunca 1 kg toprak taşıyor. Yani kendi ağırlığının 5000 katı. Aynı biçimde bir çalışma ile insan topluluğunun gökdelen yapılması söylenseydi, her birimize 350 ton tuğla taşımak gerekirdi.
- Karıncalar cemaatçidir. 3–4 m yükseklikte 100 m2 yer kaplayan binalar yapan termitlerde. Termitlerin binaları içinde yollar, hava yolları, besin depoları, melike ve kurtçuklar için özel odalar vardır. Termit(karınca)tepesi çelik bir levha ile ikiye bölündü. Buna rağmen yaşamlarını sürdürdüler. Her iki melike karınca hapsedildi yine iş devam etti ama kraliçe öldürülünce yapı durdu.
- Avustralyalı Bayan Sidney karıncaların cenaze törenini anlatıyor. Karıncalar ikişer – ikişer sıralanarak cesetlerin bulunduğu yere intizamla geldiler. İki karınca ilerledi ve arkadaşlarından birinin cesedini aldı, sonra diğer ikisi ilerledi sonuna kadar hepsi aynı şeyi yapınca, artık karıncalar yürümeye hazırdı. Herkes intizamla ilerlerken tembel olan bazıları cenazeden kaçındı. Bunlara hepsi çullandı, tek mezara attılar, cenaze töreni yapılmadı.
- Çekirge bir sıçramada vücut boyunun 20 katı mesafe atlar. Bu durum insanın 3 adım atmada 100 metreyi aşması gibidir.
- Uçurtma kelebeği 140 gramlık kazıklara bağlanıyor. İpi koparıyor. Ancak 150 gramı koparamıyor. Bir atlet bu böceğin kabiliyetine sahip olabilseydi bir çukura devrilmiş 8–9 tonluk bir kamyonu doğrultabilirdi.
- Uçurtma kelebeği baş kısmındaki geyiklerdekine benzer boynuz gibi antenleriyle herhangi bir şeyi kaldırabilir. Bu gösteriyi insan yapabilseydi bir cambazhanenin sütun başlarına dişleriyle asılmış bir trapez cambazı beline sarılmış 130 arkadaşını tutabilirdi.
- Bacakları 2,5 mm olan bir pire bir sıçrayışta bir masanın bir tarafından diğer tarafına sıçrayabilir. Bir olimpiyat şampiyonu aynı şekilde bir gösteri yapabilseydi bir sıçrayışta 215 m uzun atlayacak ya da 130 m yüksek sıçrayabilecekti.
- Yusufçuklar hiçbir yere konmadan 100 km’lik bir yolu katedebilir İzdivaç mevsiminde 15–35 km süratle bataklık üzerinde uçar. Kanadının yarısı kesilse de yine devam eder.
- Yusufçuk kanadını saniyede 28 defa, eşek arısı 100 defa kanat çırpar. Kara sinek saniyede 1000 defa kanat çırpar. Harikadır. Hiçbir adale bu kadar süratle işleyemez.
- Tahta kurusunun kafasını kesilse de bir sene daha yaşayabilir.
- Deve kuşu saatte 120 km hız yapıyor.
- Kırlangıç saatte 171 km hızla uçar.
- Taon denilen sinek türü saniyede 345m yani saatte 1242 km hız yapıyor. Yani fişek hızı…
- Ağaçkakanların gagasında şok absorbe edici süspansiyon sistemi vardır. Bir ağaçkakan yuvasının deliğini kazmak için bıkıp usanmadan 5–6 saat gagasıyla oymacılık yapar. Saniyede 8–10 darbe indirir. Beton kırma makinesi gürültü ile çalışırken onu tutan işçi ellerini koyduğu yere başını koysa, birkaç saniye dursa mucize olur. Gaga ile kafatası arasında süngerimsi doku var. Beton yuva yaptılar onu da deldi. Plastik ağaçlar yaptılar. Ağaçkakan oydu ama yuva yapmadı. Yumurta da bırakmadı. Çünkü plastik ağaç gibi ses çıkaramayınca, dişisini çağıramıyordu. Bugün boksörler hemen emekli olurken ağaçkakan hala devam ediyor.
- Sedefli deniz salyangozunun her bir çizgisi ay gününe karşılık gelir. Spiral şeklinde salyangozun gittikçe büyüyen bölmeleri o kadar çok bölme oluşturur ki nihayet huni şeklini alır. Sayı 31 bölmedir. Her bir iç bölme bir aylık büyümenin dilimine karşılık gelir. Ne kadar bölme varsa o kadar ay yaşı vardır. Ne kadar çizgi varsa o kadar gün geçmiştir. Her bir çizgi geceleyin bir satha çıkış ve gündüz 400 metreye dalışı gösterir. Yani canlı takvim!
- Renkli mercan kayalıklarında yaşayan balıkların çok müthiş renk değiştirme kabiliyetleri vardır. Kahverengi kayanın altında kahverengi, sarının altında sarı, kırmızı da kırmızı rengi alır.
- Böcek yiyen kirpinin sert böceklerin kabuklarını kırabilmesi için sivri kesici dişler ve dikenli elbise verilmiş. Arslan dahi tostoparlak olmuş bir kirpiye bir şey yapamaz.
- Et yiyen hayvanların bağırsaklarının kısa oluşu ile ot yiyen hayvanların bağırsaklarının uzun oluşu etin kolay otun zor sindirilmesindendir. Sığır otun zor sindirildiğini nereden biliyor?
- Kurtlar arsa sınırlarını idrarları ile belirlerler.
- Atlar salıverilip vahşileşince, beşer altışar bir araya toplanıp gruplar meydana getirir. Gruplar ne kadar karıştırılmaya çalışılırsa çalışılsın reis taifesini seçip ayırıyor. Bir doğum vukua gelirse, yavru tepeler aşacak hale gelene kadar, reisleri kesinlikle kafileyi yerinden kımıldatmıyor. Bir iki hafta tay kuvvetlenince harekete izin veriliyor.
- Pelikan balığı 500–2000 metre derinlik arasında yaşar. Ağzı ve çeneleri çok büyük, vücudu çok incedir. Yakaladığı avları kesesinde toplayarak depo eder. Derin ve karanlık sularda avlanmak zordur da ondan.
- Fener balığı uzunca bir üçgene benzer uç kuyruk geniş bölüm ağızdır. Balığın başında anten ve ışık demeti var. Avlanmak istediğinde anteni yakıyor. Işığa balıklar gelince, ağzına doğru çekince balıklar da içeriye giriyor.
- Cerrah balığı kendisini düşmanlarından korumak için sustalı çakısı var. Tam kuyruk dibinin iki yanında sert kıkırdak yuvada saklı iki bıçak tehlike zamanı açılarak düşmanı hacamat eder. Dalgıçlar için bile tehlikelidir.
- Kuş sesleri; Bütün kuşların seslerini, hatta ormana giren balta, dozer, grayder seslerini taklit eden kuşlar var. Ardıç kuşu nağmesinde 4 ayrı notayı birden çıkarır. Tarla kuşu saniyede 80 ayrı notanın söylendiği bir hızda 103 değişik melodi çıkarır. Hususi olarak yaratılmış insanlar konuşmaya müsait olan dil, gırtlak, ses telleri, burun ve ağız boşlukları gibi yardımcı uzuvlarla donatıldıkları halde bunların çoğuna sahip olamayan bir bülbülün en mükemmel nameleri çıkarması, papağanın insan sesini taklit etmesi nasıl izah edilir?
- Bütün hayatı birkaç haftadan ibaret mikroskobik canlı rotatorlar dam üzerindeki kuru curuflarda suyu çekilmiş, tekerlek organı vücut içine alınmış olarak 59 sene kalır. Mumya gibi çok yüksek ve düşük ısı derecelerinde ölmeden muhafaza edilir.
- Kızıldeniz’de bulunan dil balığı kendisine saldıran köpek balığına saldırı esnasında süt gibi sıvı salgılar. Öyle ki kendilerine saldıran köpekbalıkları artık çenelerini kapatamazlar. Zira çeneleri felç olmuştur. Ayrıca bu sıvı deniz kirpileri ve kaya balığını derhal öldürür.
- Ateş böceğindede pardoksin var. Dört ateş böceğinin zehiri bir litre suya karıştırılıp, köpek balığına verildiğinde önce onu sarhoş ederek hırpalamakta ve sonunda felç edebilmektedir.
- Siz içi buz dolu 2 tane kamyoneti çekebilir misiniz? Kınkanatlılar familyasından bir böcek kendisinden 143 defa daha ağır oyuncağı çekmiştir.
- Bir sivrisinek bir öğünde kendi ağırlığı kadar kan emebilir.
- Arı 60000 çiçek ziyaret ettikten sonra bir çay kaşığı kadar bal yapabilecek nektarı toplayabilir.
- Hawai adalarında bir örümceğin karnında tebessüm eden yüz şekli var kuşlardan kendini koruyor.
- Eğer yılanların derisi de diğer canlılar gibi olsaydı sürünürken parçalanabilirdi. Kemik gibi sert olsaydı, eğilip bükülemez, dar yerlerden geçemezdi. Temiz bir cam üzerine konulan yılan hiçbir yere gitmeden, sadece olduğu yerde kıvrılabilir. Elsiz ayaksız yılana savunma için Allah dil vermiştir. Bütün omurgalılarda kafatası kemikleri birbirine kaynaşmış olduğu halde yılanda çene kemiği esnek doku eklemlidir. Bu sebeple yılanın ağzı o kadar fazla açılabilir ki kendinden büyük hayvanları da yutabilir. Büyük avı yutarken nefessiz kalacağı için yedek nefes deliği vardır.
- Bir kedinin beyin membranı alınmıştı. Bu deneyden sonra kedi görünüşte normal yaşamına devam ediyordu. Ama bütün iradesi kaybolmuştu. Burnunun dibinden geçen bir sürü fare gözlerinde hiçbir pırıltı meydana getirmedi. Buna mukabil başka bir kedinin beynini olduğu gibi bıraktılar ama omuriliğin bütün sinir düğümcüklerini aldılar. Kedi yaşamaya devam etti. Önüne bir sürü fare gelene dek. Kedinin bütün dikkati farelerde toplandı, kalbi durarak öldü. Çünkü fare kedinin beynine barsak cidarlarının hareket etmesi, bezlerin ifrazat yapması, kalbin çarpması gibi emirler göndermesini unutturmuştu. Her şey yerli yerinde yaratılmış değil mi?
- Plecippus Paykulli kendisine av olarak seçtiği kara sineğe ağını bir yere bağlıyor ve iple kapıp geri geliyor. 1/25.000.000 saniye… Hidrolik mekanizmayla işleyen örümcek ayak kaslarının bu kadar kısa zaman içinde kasılıp genişlemesi dikkat çekicidir.
- Örümceklerin her türünün kendine has olan bir ağ şekli vardır. Her örümcek hiç öğretilmeden hangi şekilde ağ yapacağını bilir. Ağın ipeksi telcikleri iplik halinde salgılandığı anda havanın etkisiyle katılaşan albüminsi bir proteindir. Bizim gözle görebildiğimiz her iplik aslında birçok iplikçiğin birleşmesinden meydana gelmiştir. Çapı 0,03 mikrondan fazla değildir. Ağı kurar ipin ucunu tutarak pusuda bekler. Ağ kurarak avlanmayı örümceklere hangi usta avcı öğretti.
- Bazı örümceklerin zehirleri hafifletilerek epilepsi, felç ve erken bunama gibi hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.(Bloke edici özelliği var.)
- Bal arıları çiçeklere uçarken yönlerini cisimlerden yansıyan ışığın açılarını kullanarak bulurlar. Çiçeklerin desenlerini ve şekillerini düşük netliğe sahip hayali fotoğrafik görüntü ile hafızasında tutuyor.
- Arılar eğer kovan içi sıcaksa yumurtalarını soğutmak için kanat çırparlar. Şayet kovanın içi soğuksa yumurtaların etrafına toplanarak onları ısıtır.
- Görememelerine rağmen harika bir şekilde yuva yapan termitler, yuvalarının ısısını, nemini, ışığını mükemmel bir şekilde ayarlarlar. Termitler nemli karanlıklı yuvalarından alınınca hemen ölürler. Termitler zeminin 4 metre aşağısında bir su cetveli kazarak yukarıdaki yuvaya suyun buharlaşmasını temin ederler. Ayrıca yuvanın duvarını öyle ayarlarlar ki, yuvaya giren, çıkan havadan oksijen ve sıcaklığın 30 derece olmasını sağlarlar.
- Porsuk pis sayılmasına rağmen kürkünü temiz tutar, ayrıca yuvasındaki pislikleri uzağa atar.
- Fil hortumunu duş gibi kullanır. Çamur banyosu yapar.
- Fareler uyanık kaldıkları sürenin yarısında kürklerini dişleri ve ayakları ile sistematik şekilde temizlerler.
- Küçük kuşlar timsahın ağzına girer ve dişlerini temizlerler.
- Günümüz modern uçaklarından F.15 kartala kıyasla F 16 Çekirgeye kıyasla F 4 Fantom uçakları da bir kuşa kıyasla çok hantal ve ağır kalır. Bir sinek manevra açısından bunlardan daha kabiliyetlidir. Hâlbuki biz akrobosi yapan bir uçak gördüğümüzde ona hayran kalırız. Aynı zamanda dik ve baş aşağı uçuşta pilotlar sıhhi açıdan zorlanmaktadır. Dikine iniş kalkış yapan Harrier uçakları bu konuda arılara yetişemezler. Ses üstü hıza sahip Konkort uçakları kuşlardaki aerodinamik yapıdan çok uzaktır. Kuşlar akılsız ve şuursuz oldukları halde günümüzde havacıların kol uçuşu olan V nizamını nasıl uyum içinde uçuyorlar.
- Balinalarda kardeşlik ibret vericidir. Yaşlanıp kuvvetten kesilen balina hava temini için bir müddet su düzeyine çıkamayacağını anlayınca karaya vurur. Vurmadan önce kuyruğu ile denize vurarak arkadaşlarından yardım ister. Sinyali alan sürü hep birden ona yardıma koşar. Yakın bir zamanda 280 balina karaya vurmuş 180 tanesi balıkçılar tarafından kurtarılmıştır. En kötüsü sürü liderinin karaya vurmasıdır O zaman hiçbiri kurtarılamamaktadır.
- Bir jet aşağıya inerken aşağıya taşıyıcı sisteme yaptığı baskı 16.500 kg’lık bir ağırlığın hareket eden bir kamyonun üzerine düşmesine benzer bir darbe yapar. Mühendisler kullanılmadığı zaman rahatça bükülebilmesinin yanında şok emicilik sıçrama ve çevikliği sağlama gibi hususiyetleri olan esnek hidrolik diz kapaklarına sahip olan iniş takımları planlamaktadır. Hâlbuki çekirgede bu en mükemmel şekilde var.
- Güçlü kaslarla donatılmış bir filin sadece hortumu vücudumuzdaki kas sayısının 70 mislidir.(400.000 kas)Fil bu hortumu ile bir ağacı dozer gibi köklemekten, bir toplu iğneyi toplamaya kadar her işi yapabilir.
- Fare piresi 3 gün boyunca durmaksızın saatte 600 defa sıçrayabilir.
- Chironomus Plumosa bir dakikada 133.000 kez kanatlarını çırpmaktadır.
- Hint Sağanağının uçuş hızı saatte 160 km’dir…